Tarihimize sahip çıkan, yaşanılmış olayları romanlaştırıp bizlere aktaran yazarımız İskender Pala’dan güzel bir kitap Şah ve Sultan ülkemize kazandırılmıştır. Kitap 1500’lü yıllarda geçmektedir. O dönemde Safevi şahı Şah İsmail ile o zamanın sultanı Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim arasında yaşanan olayları bizlere aktarmaktadır.
Kitap güzel, hikaye müthiş ancak okurun kitabı keyifle akıcı bir şekilde okuyabilmesi için belli bir birikim gerektirdiği aşikar. Kitapta çok fazla eski Türkçe kelimeler yer almaktadır.
Bu kitabı her bir bireyin okumasını tavsiye ediyor ve tam olarak dört yıldız veriyorum.
Kitap içerisinde gördüğüm bir şiir oldukça ilgimi çekmiştir. Şiir Yavuz Sultan Selim‘den Şah İsmail’e gönderilmiştir. Şiirin özelliği soldan sağa da okunsa, yukarıdan aşağı da okunsa aynı olmasıdır. Hayran kaldım.
Bahsettiğim özelliğin daha anlaşılır olabilmesi için tablo içerisinde renklendirerek yazıyorum. İşte o şiir;
Sanma şahım | herkesi sen | sadıkane | yar olur. |
Herkesi sen | dost mu sandın | belki ol | ağyar olur. |
Sadıkane | belki ol | bu alemde | dildar olur. |
Yar olur, | ağyar olur, | dildar olur, | serdar olur. |
Bu tarz şiirler edebiyatımızda vezni aher olarak geçmektedir.
Şiir ilk okunduğunda kullanılan kelimelerin günümüz Türkçe’sinde pek sık kullanılmamasından dolayı ve bu kelimelerle birlikte devrik cümlelerin de yer almasından dolayı net olarak anlaşılmamış olabilir. Şiiri bir de günümüz Türkçe’si ile sizlere paylaşayım.
Şahım, herkesin sana sadık bir arkadaş olacağını düşünme,
Herkesi sen dostun mu sandın? Belki o kişi düşmanın olur.
Belki sadık olan o kişi bu dünyanın sevgilisi olur.
Arkadaş olur, düşman olur, sevgili olur, lider olur.
Peki bu şiirin hikayesi nedir. Hikayeyi uzun uzun yazmayacağım. Şafeviler, bugünkü Iran coğrafyasında yer almaktadır. İran coğrafyasında da bir santranç aşkı varki sormayın gitsin. İstihbarata çok önem veren Yavuz Sultan Selim, halkın giyim kuşamına bürünüp bir derviş kılığında saraya kadar girer ve Şah İsmail ile bir santranç maçı yapar. Şah İsmail, bu gariban dervişe yenilince gururuna yediremez ve hışımla dervişi bir kese altın verip kovar. İşte bu olaydan sonra Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail’e bu şiiri söyler. İşte yaşanmış bu olaydan şiirin hikayesi kısaca böyle.
Yazarımız İskender Pala hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
Yavuz Sultan Selim hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
Şah İsmail hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.