Şah İsmail, Yavuz Sultan Selim döneminde yaşamış bir devlet adamıdır. Bugünkü İran sınırları içerisinde yer alan Erdebil ilçesinde 1487 yılında doğmuştur. Türkmendir. Safevi Tarikatı’na mensuptur. Dedesi de babası da şeyhtir.
Babası öldürüldükten sonra ailesi tarafından daha henüz 1 yaşındayken Şiraz valisinin yanına gönderildi. 4,5 sene hapis hayatı sürdükten sonra ailesi ile birlikte Tebriz’e gönderildiler. Aile büyükleri öldürülünce, Şah İsmail’i ailesinin varisi ilan ederler. Kızılbaşlar belli bir süre Şah İsmail’i korumakla üstlenir. Bugünkü İran sınırları içerisinde yer alan Lahican’da hayatını sürdürür. Burada Arapça, Farsça, tefsir ve Şii mezhebine dair eğitildi. Kızılbaşlar tarafından da savaş tekniklerini öğrendi.
1500’lü yıllarda günümüz Türkiye sınırları içerisinde yer alan Erzincan’a şeyh olarak gelir. Kızılbaş ordusunu toplar ve Şirvanşah Devleti’ne sefere gider. Muzaffer olur ve bugünkü Azerbaycan sınırları içerisinde yer alan Bakü’yü alır. Akkoyunlular ile yaptığı savaştan da galip olarak Tebriz’e döner ve kendini Şah ilan eder. Safevi Devleti’ni kurar.
Şah olduğunda yaptığı ilk iş, halkın yüzde 75’i Sunni mezhebinde olmasına rağmen, resmi mezhep olarak Şii mezhebini getirmiştir. Yanındaki emirler çoğunluğu Sunni olan halkın Şii mezhebinden bir yönetici istemeyeceğini belirtirler. Bunun üzerine Şah İsmail aşağıdaki cümleyi kurar.
“Kimseden korkmuyorum. Allah ve On İki İmam benimledir. Eğer bir söz söylenirse kılıcımı çeker ve kimseyi sağ bırakmam.”
Hemen ardına, hutbe okutur. Her iki kişi arasında bir kızılbaş olacak şekilde hutbe halka dinletilir. Camii içerisindekilerin yarısı memnunken, yarısı homurdanmaya başlar. Homurdananları kızılbaşlar susturur. Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’a lanetler okurlar ve artık her yerde lanet okunması emredilir. Ezan değiştirilir. Ezan içerisine “Eşhedü enne Aliyye veliyullah“, “Hayyi alâ hayrü’l-amel” ve “Muhammed ve Ali hayrü’l-beşer” ifadeleri söylenir.
Tebriz ele geçirildikten sonra Sunni halk katledildi. Türkmenler, Azeriler katledildi. Ebu Hanife‘nin türbesini yıktırdı. Mezarını açıp kemiklerini yaktılar.
1503’de Azeriler, Irak’daki Acemler ve Farslılar üzerinde sözü geçmeye başlamıştır. 1508’de Bağdat’ı fethetmiştir. 1510’da da Şeybani Hanlığına son vermiştir.
Yavuz Sultan Selim tahta çıktıktan 2 yıl sonra 1514 yılında Çaldıran’da Şah İsmail ile karşılaşmış ve yenmiştir. Savaş esnasında Şah İsmail kurşun ile yaralanmıştır. Savaştan sonra çöktü. Devlet meseleleri ile ilgilenmemeye başladı. Daha sonra hiç bir savaşa girmedi.
Şah İsmail şiirler yazardı. Hatai lakabıyla bir çok şiir yazmıştır.
37 yaşında 1524 yılında iç kanamasından vefat etti. Erdebil’e defnedildi.
Şah İsmail’in hikayesini bir de İskender Pala‘nın Şah ve Sultan isimli kitabından okumanızı tavsiye ederim.
Güzel olmuş.