Tarih 1630’ları göstermektedir. Devlete IV. Murat hüküm sürmektedir. 1630’lu yıllarda İstanbul’da yaşanılan büyük yangın sebebiyle, tütün içmek yasaklanır. Meyhaneler, o dönemde isyana meyilli yeniçerilerin toplanma yeri olduğu için içki içmeyi de yasaklar. Bu yasaklar elden giden devlet otoritesinin bir nevi yeni göstergesiydi. IV. Murat bu sebeple yasaklara karşı çok sert uygulamalar gerçekleştiriyordu. Özellikle bizzat kendisi geceleri tebdili kıyafet ile çıkar, yasaklarına uyulup uyulmadığını kontrol ederdi.
Yine böyle günlerden bir gün. IV. Murat tebdili kıyafetle halkın arasına karışır. İstanbul’un iki yakası arasında gelip gitmektedir. Bu sebep bir sandala biner. Tesadüf o ya, tam da yasağı delen biri ile karşılaşır. Sandalcı ile sohbeti ilerletmiş. Kim olduğunu sormuş. Sandalcı bana Remmal Ahmet Ağa derler diye yanıtlamış. Remmal kelimesini bilmeyenler için bir nevi falcı demektir.
IV. Murat, meraklanmış, madem böyle bir yeteneğin var sana bir soru demiş. Şu an padişah nerededir diye sormuş. Remmal elbette demiş, bir remil atmış. Remil, kum falı demektir. Kumdaki çizgilere noktalara bakarak yorum yaparlar. Remmal şu anda padişah derya üzerinde demiş. IV. Murat‘ın Remmal Ahmet Ağa’ya kanı kaynamış.
Remmal az ilerlemiş, ilerleyince denizin içerisine istiflediği şişelerden birini çekip çıkarmış. Remmal, padişahtan rahat yok böyle gizli gizli içiyoruz işte demiş. Sen de ister misin diye kibarlığından ödün vermemiş, teklifini etmiş. IV. Murat bozuntuya vermemiş, teşekkür etmiş. Ama demiş yasak değil mi, ya padişahın adamları görürse halimiz nice olur. Remmal, denizin ortasında karanlıkta bizi kimsecikler göremez demiş.
İçkisinin yanında bir de tütün yakmış. Yine kibarca teklif etmiş. IV. Murat daha fazla sabredememiş. Sormuş, peki padişah tam olarak nerede, hünerin buna da yeter mi? Söyleyebilir misin?
Remmal, bir remil daha atmış. Bakmış, bakmış, gördüğü şeyden emin olamamış. Titrek bir sesle, buna göre padişah şu an bir sandalda, hatta bu sandalda görünüyor. Ben padişah olmadığıma göre padişah IV. Murat sizsiniz.
IV. Murat hiddetle kalkmış, Remmal ağa demiş, sana bir şans veriyorum. Ben şimdi İstanbul’a girecem. İstanbul’a hangi kapıdan gireceğimi bilirsen serbestsin, eğer bilemezsen kellen gider. Remmal ağa korkuyla, emir ferman padişahımızındır. Ama ben söylemesem de yazarak versem olur mu demiş. Sonuçta ben doğru bilsem dahi fikrinizi değiştirip başka kapıdan girebilirsiniz demiş. IV. Murat doğru demiş, hak vermiş. Teklifini kabul etmiş. Remmal ağa bir kağıda yazmış ve padişaha vermiş.
IV. Murat karaya ayak basar basmaz, adamlarına tez gidin surda bir gedik açın. İstanbul’a oradan gireceğim demiş. Adamları kazma kürek çalışmış, suru delmişler. IV. Murat İstanbul’a bu yeni kapıdan girmiş. Girer girmez de Remmal Ahmet Ağa’nın notunu açmış okumuş. Nottu okuyunca IV. Murat şaşar kalır. Yeni kapınız hayırlı olsun padişahım!
İstanbul’daki Yenikapı’nın hikayesi de buradan gelir.