Nalıncı Baba, Allah dostlarından biridir. Adı, Muhammed Mimi’dir. Bergamalıdır. 1592 yılında vefat etmiştir. Cenaze hizmetlerini bizzat padişah görmüştür. Hatta padişah mezarı üzerine kubbe yaptırmış ve önüne çeşme koydurmuştur. Bir tekke ile de adını yaşatmıştır. Şimdi Nalıncı Baba’nın hikayesinden biraz bahsedelim.

III. Murat, bir gün bir rüya görür. Bir hoş olur. Telaşlanır. Veziri Siyavuş Paşa’yı çağırır. Vezir huzura çıkar. III. Murat, rüyasının bahsini açar. Akşam bir rüya gördüğünü der ama dahasını demez. Vezir merakla padişahını izler. III. Murat ve veziri tebdili kıyafet giyip bir molla gibi dışarı çıkarlar.

III. Murat rüyasının nerede geçtiğini bilir. Doğruca oraya gider. Hızlı hızlı adımlarla Unkapanı’na yollanır. Etrafına bakınır. Etrafına bakınırken gözüne yerde yatan bir ceset ilişir. III. Murat yoldan geçen birini çevirir ve sorar kimdir bu garip. Cenazesini niye kaldırmamışlar. Adam der aman hocam, bulaşma, ayyaşın zevk düşkünü biridir. Padişah sorar nereden biliyorsunuz böyle biri olduğunu? Adam, kırk yıllık komşumuz bileceğiz tabi der.

Bir başka adam yanaşır, konuşmaları dinlemektedir. O da lafa girer. Aslında iyi sanatkardır der. Nalın hasını yapar, Azaplar çarşısında çalışırdı der. Yanlız kazandıklarını içkiye, fuhuşa yatırırdı. Evine şişe şişe şarap taşır, nerede pis kadın varsa peşine takar bir yerlere giderdi der.

Yaşlı amcalardan biri de arkadan öfkeyle, bir kere olsun camide cemaat arasında gören olmuş mu der.

Mahalleli adamın yüzüne bakmaz, sağından solundan geçip giderler. Padişah ve veziri cenazeyle baş başa kalır. Tam vezir de bırakıp gidecekti ki, III. Murat önünü keser. Nereye gidiyorsun. Herşeye rağmen iyi de olsa kötü de olsa o benim vatandaşım. Cenazeyi kaldıralım der.

Vezir der, bu iş için bir kaç hoca ayarlayayım. III. Murat, hayır der, rüyanın hikmetini anlamadım henüz. Cenazeyi de bırakacak değiliz, biz kaldıracağız. Vezir der, efendim cenazenin yıkanması, paklanması gerekir. III. Murat, merak etme ben yaparım.

Bir gasılhaneye girerler ve cenazeyi yıkarlar. Yakındaki Fatih Camii’ye cenazeyi taşırlar. Vezir sorar padişahım bir şey eksik gibi. Kimi kimsesi yok mu cenaze namazına gelecek, böyle kaçırır gibi cenazeyi defnedecek miyiz? III. Murat, doğru der. Ezan vaktine daha vardır. Ben bir soruşturayım geleyim der.

III. Murat, sorar soruşturur, nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir teyze açar. III. Murat kibarca cenazeden bahseder.

Kadın der, hakkını helal et evladım, belli ki çok yormuş bizim herif seni. Biliyor musun benim adam alimdi der. III. Murat şaşırır. Kadın anlatmaya devam eder. Bütün gün didinir çalışır. Eline geçen üç beş kuruşu da, içki içen birinini görünce elindeki içkiyi satın alarak harcardı. Onu da eve getirir, helaya dökerdi der. III. Murat niye diye sorar.

Kadın, ümmet-i Muhammet içmesin diye cevap verir.

III. Murat hayret eder. Kadın devam eder. Pis kadınları getirir. Ben sizin zamanınızı satın aldım istediğim gibi kullanırım. Buraya oturup beni dinleyeceksiniz. Allah kelamından bahseder, onları hak yoluna davet ederdi der.

III. Murat, hayretle millet oysa şarapçı, kadın düşkünü biri sanıyor. Kadın der, kimsenin ne düşündüğü umurunda değildi. Halk beni şarapçı biliyor diye onları rahatsız etmek istemez, hep uzaktaki camilere giderdi.

Hatta bir gün dedim, efendi sen böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazeni kaldırmazlar, bırakırlar ortada. O da doğru deyip, kimseye zahmet olmasın diye bahçeye mezarını kazdı. Ama ben üsteledim, dedim, iş mezarla bitiyor mu sanki? Seni kim niye yıkasın, taşısın buraya.

Bana gülümsedi, dedi, Allah büyüktür hatun. Hem padişahın işi ne?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız.
Lütfen buraya isminizi giriniz.