Önceki bölümü henüz okumadıysanız tıklayınız.
Zaman büyük bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür. Köle tacirliğinide zamanla öğrenmişti bendeperver. Bu diyarlarda köleden çok korumalara ihtiyaç duyulduğu için kolculuğu öğretmişti kölelerine. Ama şimdi zaman gibi o da bir kolcusunu öldürmeyi planlıyordu. Sahibine kafa tutan bir muhafız kötü bir reklam olurdu onun için ve olabildiğince kiralık muhafızlarının kulağına gitmemesi için çabalıyordu.
Ama önce Suyla’nın başındaki leş kargasının üstesinden gelmeliydi. Çivi çiviyi söker dedi içinden ve aklına gelen kişiyi bulmak için yanındaki iki kolcuyla, elinde tepsi büyüklüğünde peynir taşıyan hanımannenin yanına yollandılar. Bendeperver peyniri olacak kadar sığırı ya da koyunu olduğunu düşünerek sıcak bir şekilde kaç tane sığırı ya da koyunu olduğunu, kendisininde peynir satın almak istediğini söyledi. Bunun üzerine hanımanne az biraz ötedeki meydanda etrafını kalabalığın çevrelemiş olduğu at arabasını göstererek, sütçüden aldığı söyledi. Teşekkürlerini belirterek at arabasına doğru yollandı.
Sakallı adam fıçısındaki sütü alıcısının tenceresine doldururken bendeperver selam verip çobanı nereden bulabileceğini sordu. Sakallı amca çobanın oğlu olduğunu, arkasındaki okçuları görerek endişeyle niye onu aradıklarını sordu. Fena bir şey yapmış olamazdı, parayı sever ama kötü değil benim oğlum diye içinden geçirdi. Bendeperver amcanın endişesini farkederek güler yüzle onun yardımına, bilgisine ihtiyaçlarının olduğunu belirtti ve ekledi “bize yardımcı olursanız çok seviniriz”. Sütçü tenceresini müşterisine uzatırken, rahatlamış bir şekilde her müşterisini karşılarken yüzündeki o eksilmeyen gülümsemeyle söyledi ” Yukarı yaylada. O davaları güdüyor bende büyük başlarla uğraşıyorum. Yürüyerek bir günlük uzaklıkta”. Bendeperver teşekkür ederek yüzündeki sinsi gülümsemeyle atlarını bıraktıkları yalağa yollandılar.
Sonraki bölümü okumak için tıklayınız.
[…] Çobanı Ararken […]